Kafkasya bölgesi, tarih boyunca jeopolitik rekabetin odak noktalarından biri olmuştur. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından ortaya çıkan yeni devletler arasında Azerbaycan, enerji kaynakları, stratejik konumu ve diplomatik dengeleri gözetme kabiliyeti sayesinde bölgede öne çıkmıştır. Bu bölgede son yıllardaki yaşanan en ciddi olay olan 2020 yılındaki Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki 2.Karabağ Savaşı, Azerbaycan’ın bu yükselişini hızlandıran temel bir kırılma noktası olmuştur. Azerbaycan’ın giderek artan bölgesel etkisi ve güç projeksiyonu, İkinci Karabağ Savaşı ile birlikte Kafkasya’nın jeopolitik dengelerini değiştirmiştir. İkinci Karabağ Savaşı sonrası Azerbaycan sadece askeri ve diplomatik olarak öne çıkmakla kalmadı; aynı zamanda bölgesel güçler arasındaki dengeleri yeniden şekillendiren bir aktöre dönüştüğünü göstermiş oldu. 21. yüzyılın ilk çeyreği sona ererken, Azerbaycan sadece enerji kaynaklarıyla değil, aynı zamanda askeri, siyasi ve ekonomik alanlardaki adımlarıyla da Kafkasya’nın yükselen aktörü haline geldiği görülmektedir. Bu analiz yazısı, Azerbaycan’ın bölgesel yükselişi değerlendirilirken, özellikle Rusya, Ermenistan ve İran ile ilişkilerine odaklanıp, Azerbaycan’ın bölgesel güç olma yolundaki dinamiklerini analiz etmeyi amaçlamaktadır.
1. Enerji Politikaları ve Ekonomik Güç
Azerbaycan’ın yükselişinin temel taşlarından biri sahip olduğu zengin hidrokarbon kaynaklarıdır. Hazar Denizi’ndeki petrol ve doğalgaz rezervleri sayesinde ülke, Batı’nın enerji güvenliğinde stratejik bir rol oynamaktadır. Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı ve Trans-Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) gibi projelerle Azerbaycan, Hazar’dan Avrupa’ya enerji güvenliğinde kilit aktör haline gelmiştir. Azerbaycan’ın enerji kaynakları yalnızca gelir değil, jeostratejik etki üretme aracı olarak da kullanılmaktadır. Azerbaycan bu enerji hatları üzerinden bölgedeki diplomatik etkisini de artırmaktadır. Avrupa’nın Rus gazına alternatif arayışları, Azerbaycan’ın enerji diplomasisini hızla değerli hale getirmiştir. Azerbaycan, enerji gelirlerini altyapı yatırımlarına, ordu modernizasyonuna ve teknolojiye yönlendirerek ekonomik çeşitliliği hedeflemektedir.
Aliyev yönetiminin uyguladığı politikalar, Azerbaycan’ı sadece enerji değil, aynı zamanda ulaşım ve ticaret alanında da bölgesel bir ekonomik merkez yapma yolunda ilerletmektedir. Orta Koridor (Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Rotası) çerçevesinde Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı ve Alat Limanı (Bakü Uluslararası Deniz Ticaret Limanı) sayesinde Hazar Denizi üzerinden Orta Asya’ya deniz taşımacılığı hattı, Çin ile Avrupa arasında alternatif bir güzergâh hattı sunarken Azerbaycan’ı da Doğu-Batı ticaretinde önemli bir kavşak haline getirmektedir. Azerbaycan, bu sayede Asya ile Avrupa arasında bir lojistik merkez olma hedefine hızla yaklaşmaktadır. Azerbaycan, ayrıca Karabağ zaferinden sonra ortaya çıkan yeni jeopolitik düzlemde “Zengezur Koridoru” gibi projelerle kendi hinterlandını genişleterek Türk devletleri arasında lojistik bir merkez olan kilit bir Türk devleti halini almaktadır. Bu gelişmeler, Azerbaycan’ın sadece enerji değil taşımacılık ve ticaret alanında da bölgesel bir merkez haline geldiğini göstermektedir.
2. Azerbaycan’ın Askeri Modernizasyonu ve Karabağ Zaferi Etkisi
Azerbaycan’ın 2020 yılında gerçekleştirdiği 44 günlük İkinci Karabağ Savaşı, sadece Ermenistan üzerindeki askeri zafer değil, aynı zamanda Azerbaycan’ın askeri kapasitesinin ve stratejik planlamasının uluslararası bir testten başarıyla geçtiği bir dönüm noktasıdır. Türkiye ve İsrail gibi ülkelerle yapılan savunma iş birlikleri neticesinde Azerbaycan ordusu, insansız hava araçları (İHA) ve modern silah sistemleriyle gücünü ve etkinliğini artırmıştır. Bakü bu başarıyı kalıcı hale getirmek adına askeri modernizasyonu sürekli kılmaya odaklanmıştır. Türkiye ve İsrail ile derin savunma iş birlikleri çerçevesinde yüksek teknolojiye dayalı silah sistemleri (İHA/SİHA, hava savunma sistemleri, roketatar ve füze sistemleri, radar ve elektronik harp sistemleri ) edinmiş ve ulusal askeri sanayi teknolojisinin gelişimi için özellikle Türkiye ortaklaşa üretim çalışmaları yürütmeye başlamıştır. Azerbaycan askeri gücünün modernizasyonu için ulusal savunma sanayii yatırımlarıyla gelecekte dışa bağımlılığı azaltmayı hedeflemektedir. Çünkü güçlü bir askeri güce sahip Azerbaycan’ın sahada caydırıcılığını artırmakta ve bölgedeki aktörlerle müzakerelerde daha avantajlı bir pozisyona geçmesini sağlamaktadır.
Azerbaycan, 44 günlük İkinci Karabağ Savaşıyla birlikte 1990’lardan beri işgal altında olan topraklarını geri alarak toprak bütünlüğünü büyük ölçüde sağlamıştır. Bu tarihi zafer, ülkenin askeri kapasitesinin somut bir göstergesi olmakla birlikte ulusal kimlik inşası açısından da kritik bir dönüm noktası olmuştur. Nitekim Karabağ zaferi, Azerbaycan’ın uluslararası alandaki saygınlığını da artırmış ve onu askeri bir aktör olarak ön plana çıkartmışken, bölge politikalarında da yeni bir dönem başlatmıştır.
3. Karabağ Zaferi Sonrası Yeni Dinamikler
Azerbaycan – Rusya İlişkileri: Rekabet mi, İş Birliği mi?
Rusya, 2020 ateşkes anlaşmasında garantör rolünü üstlenmiş ve bölgeye 2000 barış gücü askeri yerleştirmişti. Bu durum, Moskova’nın Güney Kafkasya’daki etkisini devam ettirme arzusunun göstergesiydi. Ancak, 2021-2023 arasında Moskova’nın dikkatini Ukrayna’ya çevirmesi, Karabağ’daki Rus barış gücünün zayıf ve pasif kalmasına yol açmıştır.Savaş sonrası imzalanan ateşkes anlaşmasıyla bölgeye Rus barış gücü yerleşmiş olsa da fakat sonraki yıllarda bu gücün etkisizliği Azerbaycan’ın daha fazla inisiyatif almasına yol açmıştır. Bu boşluk, Azerbaycan’ın bölgedeki kontrolünü artırmasına zemin hazırlamıştır. 2023’te Azerbaycan’ın Karabağ’daki Ermeni silahlı unsurlarına yönelik operasyonları, yeni jeopolitik gerçekliğin habercisi olmuştur.
Rusya, bir yandan Ermenistan’a geleneksel müttefik gözüyle bakarken, diğer yandan enerji, ulaşım ve savunma konularında Azerbaycan ile stratejik iş birliklerini sürdürmeye çalışmaktadır. Azerbaycan’da, Rusya ile ilişkilerinde dengeci ve pragmatik bir çizgi izlemektedir. Moskova, Azerbaycan’ın batı ile enerji iş birliğinden rahatsızlık duysa da, Azerbaycan’ın kolektif güvenlik yapılarına katılmaması ve dengeli tutumu sayesinde ilişkiler genellikle pragmatik bir düzlemde devam etmektedir. 2023’te Azerbaycan’ın Karabağ’da Ermeni silahlı unsurlarına yönelik “anti-terör operasyonu” başlatması ve Rus barış gücünün müdahil olmaması, Moskova’nın etkisizliğini ve Erivan’daki hayal kırıklığını gözler önüne sermiştir. Bu durum, Azerbaycan’ın kendi inisiyatifiyle sahadaki üstünlüğünü tahkim ettiğini ve Rusya’nın geleneksel rolünü kısıtladığını göstermektedir.
Azerbaycan – Ermenistan İlişkileri: Yeni Dönemin Belirsizliği
2020 sonrası süreçte Azerbaycan ile Ermenistan arasında birçok kez barış görüşmeleri yapılsada, Avrupa Birliği ve Rusya’nın arabuluculuk girişimlerine rağmen kapsamlı bir barış anlaşması henüz imzalanmamıştır. 2024 itibarıyla Ermenistan, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü (Karabağ dahil) tanıma yönünde açıklamalar yapması ilişkilerde bir normalleşme sürecine girildiği izlenimi verse de, derin tarihsel travmalar ve kamuoyundaki güvensizlikler sürecin kırılganlığını artırmaktadır. Bunun yanı sıra Azerbaycan’ın Nahçıvan ile ana kara arasında doğrudan bağlantı kurmayı hedeflediği “Zengezur Koridoru” da, Ermenistan ile ilişkilerde ciddi bir gerilim konusudur. Ermenistan bu koridorun egemenliğini tehdit edeceğini savunurken, Azerbaycan bu hattın bölgesel entegrasyon için gerekli olduğunu belirtmektedir. Bu mesele hâlâ çözülmemiş kritik bir dosyadır. Yeni dönemin belirsizliği iki ülke arasındaki ilişkileri yavaşlattığı açıkça görülmektedir.
Bir yandan Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki yeni dönemin getirdiği belirsizlik süreci yaşanırken, bir yandan da Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Rusya’nın Karabağ savaşında ve sonrasında yeterince destek vermemesinden ötürü hayal kırıklığına uğrayarak dış politikada bir eksen değişikliğine giderek Batı’ya yönelmeye başlamıştır. Bu süreçte ABD ve AB ile yakınlaşan Erivan, aynı zamanda Azerbaycan ile doğrudan diyalog yollarını da aramaktadır. Nitekim bu gelişmeler Azerbaycan açısından bir avantaj sağlamaktadır; hem Batı’nın hem Ermenistan’ın iş birliği yönelimi Bakü’nün diplomatik elini güçlendirmektedir.
Azerbaycan – İran İlişkileri: Komşuluk mu, Rekabet mi?
İran ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler, özellikle 2021 sonrası gerginleşmiştir. İran, Azerbaycan’ın Türkiye ve İsrail ile yakınlaşmasını tehdit olarak görmekte, Bakü’nün askeri kapasitesini artırmasından rahatsızlık duymaktadır. Azerbaycan’ın Karabağ zaferi sonrası Zengezur üzerinden Türk dünyası ile kara bağlantısı kurma planı, İran’ın kuzeydeki Türk nüfusuyla ilgili hassasiyetlerini tetiklemiştir. İran bölgede Zengezur koridorunun açılmasını açıkç alarşı çıkarak bunu sınırların değişikliği olarak görmektedir. İran bu konu özelinde 2022-2023 yıllarında, Azerbaycan sınırına yakın bölgelerde askeri tatbikatlar yaparak dolaylı mesajlar vermiştir. Buna karşılık Azerbaycan da Nahçıvan’da Türkiye ile ortak askeri tatbikatlar düzenlemiştir. Bu gelişmeler, iki ülke arasındaki güvensizlik ortamının sürdüğünü ortaya koymaktadır. Nispeten iki ülke, 2024 yılı itibarıyla gerilimi düşürmek için çeşitli diplomatik girişimlerde bulunarak normalleşme içerisine girmek istediklerini göstermiştir. Özellikle iki ülke arasındaki ticaret yollarının güvenliği ve enerji geçişleri konusundaki karşılıklı çıkarlar, ilişkilerin tümden kopmamasını sağlamaktadır. Ancak ikili ilişkiler halen ihtiyatlı ve temkinli bir rekabet düzeyindedir.
Azerbaycan – Türkiye İlişkileri: Akrabalıktan Müttefikliğe
Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkiler, tarihî, kültürel ve stratejik bağlarla şekillenmiştir. 1990’lı yıllardan itibaren “tek millet, iki devlet” anlayışı doğrultusunda gelişen bu ilişkiler, Karabağ Savaşı sürecinde derin bir stratejik iş birliğine dönüşmüştür. 2020 Karabağ Savaşı sırasında Türkiye, Azerbaycan’a hem siyasi hem de askeri düzeyde destek vermiştir. Başta Türk İHA ve SİHA’lar olmak üzere Türk askeri sanayi ürünü silahların etkin kullanımı, Azerbaycan ordusunun savaşta üstünlük sağlamasında doğrudan etkisi olurken, Türkiye’nin diplomatik desteği de uluslararası platformlarda Azerbaycan’ın tezlerinin güçlenmesini sağlamıştır. Karabağ Savaşı sonrasında 2021’de imzalanan Şuşa Beyannamesi ile iki ülke arasındaki ilişkiler resmen müttefiklik seviyesine taşınmıştır. Bu belge, kültürel işbirliğinden askeri ve güvenlik işbirliğine kadar birçok alanı kapsayan kapsamlı bir stratejik çerçeve sunmaktadır. İmzalanan Şuşa Beyannamesi sadece iki ülke arasındaki ikili ilişkileri ele alan bir belge olmaktan çok, Azerbaycan’ın Kafkasya’daki konumunu değiştiren ve bölgedeki jeopolitik dengeleri yeniden şekillendiren bir belge özelliği taşımaktandır. Savaş sonrası dönemde bölgede ortak askeri tatbikatlar artmış, Zengezur Koridoru projesi üzerinden Türkiye ve Azerbaycan arasında Türk dünyası ile kara bağlantısı kurma hedefi daha da somutlaşmıştır.
4. Azerbaycan’ın Dış Politika Stratejisi ve Çok Boyutlu Diplomasisi
Azerbaycan’ın dış politikası ideoloji üzerine değil, pragmatik denge ve çok kutupluluk ilkesi üzerine kuruludur. Azerbaycan, Türkiye ile “tek millet, iki devlet” anlayışı çerçevesinde derin stratejik ilişkiler geliştirirken, Rusya ve İran gibi bölgedeki güçlü aktörler ile de dikkatli ve pragmatik ilişkiler yürütmektedir. Azerbaycan’ın Avrupa Birliği ile enerji ortaklığı, Çin ile Kuşak ve Yol Girişimi üzerinden lojistik iş birlikleri gibi hamleler ile küresel denklemlerde de etkili olmaya başlamaktadır. Azerbaycan bu hamleler ile Batı dünyası için olduğu kadar, Orta Asya Türk devletleri içerisinde de bölgesel rolünü ve jeopolitik etkisini arttırmaktadır. Azerbaycan aynı zamanda, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), Bağlantısızlar Hareketi gibi platformlarda aktif roller üstlenerek çok taraflı diplomasiyi de başarılı şekilde yürütmektedir. Bağlantısızlar Hareketi Dönem Başkanlığı (2019-2023) sırasında Afrika, Asya ve Latin Amerika ülkeleriyle diplomatik ağını genişletmiştir. Azerbaycan Rusya, Türkiye ve İran ekseninde Batılı ülkelerle özel ilişkiler geliştirerek, Kafkasya’da denge politikası kurmaktadır. Bu çok taraflı diplomasi anlayışı, Azerbaycan’ın olası krizlerde manipülasyonlara kapalı, kendi ekseninde güçlü bir aktör olmasına katkı sağlamaktadır.
SONUÇ
Azerbaycan, enerji kaynaklarını akıllıca kullanarak ekonomik kalkınmasını sağlamış, askeri kapasitesini geliştirerek topraklarını geri almış ve çok yönlü dış politikasıyla bölgede önemli bir güç haline gelmiştir. Enerji diplomasisi, askeri kapasite, ulaşım koridorları ve çok taraflı diplomasi araçlarıyla Azerbaycan artık sadece bir bölgesel aktör değil, bölgesel bir denge unsuru haline gelmeye başladığı görülmektedir. 2020 sonrası dönemde özellikle Karabağ zaferiyle kazandığı prestij, Azerbaycan’ı artık sadece Kafkasya’nın değil, Avrasya’nın da dikkatle izlenen aktörlerinden biri yapmaktadır. Azerbaycan, Karabağ Savaşı sonrası dönemde hem askeri başarılarını kurumsallaştırmış hem de bölgesel diplomasi, ekonomik kapasite ve ulaşım altyapıları sayesinde çok boyutlu bir güç projeksiyonu gerçekleştirmiştir. Nitekim Karabağ Savaşı sonrası dönemde Azerbaycan, yalnızca savaşın galibi değil, aynı zamanda Kafkasya’da yeni jeopolitik düzenin şekillendiricilerinden biri olmuştur. Rusya’nın konjonktürel pasifliği, Ermenistan’ın politik eksen değişikliği ve İran’ın çekingen agresifliği karşısında proaktif ve akıllı dış politika yürüten Azerbaycan, Kafkasya’nın yükselen bölgesel gücü olma konumunu pekiştirmektedir. Bu sürecin devamı, Azerbaycan’ın sadece askeri gücüne değil, aynı zamanda ekonomik ve siyasi gücünü sürdürülebilir biçimde geliştirmesine bağlıdır. Bölgesel aktörlerle yürüttüğü dikkatli ve dengeli ilişkiler, Bakü’nün bu potansiyele sahip olduğunu güçlü şekilde ortaya koymaktadır.
KAYNAKÇA
Akhiyadov, Mokhmad. (2020). Regional Geopolitical Competition in South Caucasus: Political Transformation in Azerbaijan. İnsamer.
Ashirov, Qabil. (2025). Azerbaijan’s Army: Regional power with global respect. AzerNews, https://www.azernews.az/analysis/243729.html
Chiragov, Fuad. (2024). Azerbaijan’s Foreign Policy – Navigating Regional Security in a Fragmented World. Horizons, Winter 2024, Issue No:25, CIRSD.
Essen, Hugo von (2023). Azerbaijan’s Uncertain Geopolitical Rise in a South Caucasus Maelstrom. SCEEUS Report No. 17.
Grynszpan Emmanuel and Faustine Vincent. (2024). Azerbaijan asserts itself as a regional power. Le Monde, https://www.lemonde.fr/en/international/article/2024/04/24/azerbaijan-asserts-itself-as-a-regional-power_6669367_4.html
Huseynov, Vasif.(2025). Azerbaijan’s Foreign Policy Amid Regional Geopolitical Reshuffling: Disconnection with the West? Center Of Analysıs Of Internatıonal Relatıons (AIRCENTER).
Kucera, Joshua. (2023). “Russia’s Waning Role in Karabakh.” Eurasianet,
Mira, Emrah Roni (2023). Türkiye’nin Artan Askeri Sanayi Gücünün Türk Dünyasında Bölgesel Dengelere Etkisi. Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi (TUDPAM), https://tudpam.org/turkiyenin-artan-askeri-sanayi-gucunun-turk-dunyasinda-bolgesel-dengelere-etkisi/
Mira, Emrah Roni (2024). ‘‘Türkiye’nin Türk Devletleri ile Askeri ve Güvenlik İşbirliklerinin Bölgesel Dengelere Etkisi’’, Avrasya’da Bağlantıların ve İşbirliğinin Güçlendirilmesi: Türk Dünyası Birliği. Manas Forumu 2024 Tam Metin Kitabı, Ss, 320-336.
Santana, Vinícius Silva. (2021). Azerbaijan as a Potential Regional Leader in the South Caucasus. CAUCASUS STRATEGIC PERSPECTIVES, Volume 2 • Issue 1 • Summer 2021. https://cspjournal.az/uploads/files/Vol_2_Is_1_Summer2021/Vin%C3%ADcius%20Silva%20Santana.pdf
Siri Neset, Mustafa Aydin, Ayça Ergun, Richard Giragosian, Kornely Kakachia, Arne Strand (2023). Changing Geopolitics of the South Caucasus after the Second Karabakh War. Prospect for Regional Cooperation and/or Rivalry. Bergen: Chr. Michelsen Institute (CMI Report 2023:4)
İlk yorum yapan siz olun