Giriş
21.yüzyılın ilk çeyreği, küresel güç dengelerinin yeniden şekillendiği ve uluslararası siyasetin yeni yönelimler kazandığı bir dönem olmuştur. Bu dönüşümün merkezlerinden biri de, tarih boyunca Doğu ile Batı arasında köprü vazifesi gören Türkistan coğrafyasıdır. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi çerçevesinde bölgeye yönelik artan ekonomik ve stratejik ilgisi, Türk Devletlerinin ise güçlenen bölgesel işbirliği ile kendi kimlik ve çıkarlarını daha net şekilde ortaya koymaları, Türkistan’ı yeni bir stratejik denge arayışının merkezine yerleştirmiştir.
Çin’in küresel vizyonu, ekonomik iş birliği ve altyapı projeleri aracılığıyla dünya genelinde etkisini artırmayı hedeflerken, bu vizyonun ardında yatan gizli emperyalist emeller, bölgesel aktörler için dikkatle değerlendirilmesi gereken bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Bu çalışma, Çin ve Türk Devletleri arasındaki ilişkileri ve Çin’nin Türkistan’da uyguladığı politikaları analiz ederek, Çin’nin bölgede ne amaçladığını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Türkistan’ın değişen jeopolitik konumunu anlamak, bölgesel aktörler ve küresel güç dengeleri açısından kritik bir öneme sahiptir.
Çin’in şuanki politikalarının şekillenmesi ise Mao’nun ölümüyle başa geçen Deng Xiaoping ile olmuştur. Xiaoping Çini yeni bir ekonomik ve siyasi sürece sokmuş ve Çin politikalarında pek çok reform gerçekleşmiştir. Soğuk savaşın sona ermesi ile ortaya çıkan yeni global konjonktüre ayak uydurmak adına adımlar atmış ve kalkınma projeleri ilan etmiştir ve oluşan fırsatlardan yararlanmaya gayret etmiştir.
Peki Çin Türkistan’dan ne istiyor?
Çin’in Türkistan politikaları temelde iki ana eksende şekillenmektedir: güvenlik ve ekonomik çıkarlar.
İlk olarak, Çin’in güvenlik endişeleri, doğrudan iç sınırlarının istikrarı ile bağlantılıdır. Özellikle Sincan Uygur Özerk Bölgesi (Doğu Türkistan) ve Tibet gibi, Han Çinlilerinin tarihsel olarak yoğun şekilde yaşamadığı ve sonradan egemenlik altına alınan bölgeler, Çin açısından potansiyel istikrarsızlık alanlarıdır. Bu bölgelerdeki etnik ve dini kimliklerin Çin merkezi yönetimine olan aidiyet duygusunun zayıf olması, ayrılıkçı hareketlerin tekrar canlanma ihtimali, Pekin yönetimini çevresel tampon bölgeler oluşturarak güvenlik hattını daha da dışarıya kaydırma stratejisine yöneltmiştir. Türkistan coğrafyası bu bağlamda, Çin için hem iç güvenliği sağlamlaştıracak bir koridor hem de Batı’ya açılan bir geçit konumundadır.
İkinci olarak, Çin’in küresel güç projeksiyonunun merkezinde yer alan Kuşak ve Yol Girişimi, Türkistan’da ekonomik ve stratejik nüfuzunu artırma hedefi taşımaktadır. Bu girişim çerçevesinde, Çin’in Orta Asya’daki demiryolu, karayolu, liman ve enerji altyapılarına yaptığı yatırımlar dikkat çekicidir. Özellikle enerji ve hammadde kaynaklarına ulaşım, Çin için kalkınmanın temel bir önkoşulu olup; doğalgaz, petrol, uranyum ve nadir toprak elementleri gibi kritik kaynaklar açısından Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan gibi ülkelerle olan ilişkiler büyük önem taşımaktadır. Bu ülkelerden elde edilen kaynaklar, hem Çin’in ekonomik büyümesini desteklemekte hem de alternatif enerji rotaları geliştirerek bağımlılığı azaltmaktadır.
Peki bu amaçlar doğrultusunda Çin Türkistan’da neler yapıyor ?
1. Yumuşak güç ve kamu diplomasisi
1.1 Konfüçyüs Enstitüleri
Çin’in küresel düzeyde artan ekonomik ve jeopolitik etkisi, beraberinde kültürel nüfuzunu genişletme ihtiyacını da doğurmuştur. Bu bağlamda, Konfüçyüs Enstitüleri, Çin’in yumuşak güç stratejisinin kurumsal taşıyıcısı olarak önemli bir rol oynamaktadır. 2004 yılında faaliyete başlayan bu enstitüler, Çin dili ve kültürünün uluslararası düzeyde tanıtılmasını hedefleyen, doğrudan Çin hükümetine bağlı bir yapı olan Hanban (Çin Uluslararası Dil Eğitimi Merkezi) tarafından koordine edilmektedir.
Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri’nde de sayıları giderek artan bu enstitüler, özellikle üniversiteler bünyesinde faaliyet göstermektedir. Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan’da aktif olarak çalışan Konfüçyüs Enstitüleri, hem dil kursları hem de kültürel etkinlikler yoluyla Çin’e yönelik pozitif bir algı oluşturmayı amaçlamaktadır.
Konfüçyüs Enstitüleri’nin faaliyetleri arasında, Çince dil eğitimi, kısa süreli yaz okulları, geleneksel Çin sanatları atölyeleri, öğrenci değişim programları ve burs imkanları da yer almaktadır. Bu programlar, özellikle genç kuşaklar arasında Çin’e yönelik sempati geliştirilmesini ve uzun vadede Çin’le siyasi-ekonomik bağların güçlenmesini hedeflemektedir.
1.2. Çin Medyasının Bölgedeki Etkisi ve Propaganda Stratejileri
Çin’in Türkistan bölgesine yönelik yumuşak güç stratejisinin bir diğer boyutu, medya aracılığıyla yürütülen bilgi politikaları ve propaganda faaliyetleridir. Küresel çapta etkisini artırmaya çalışan Pekin yönetimi, özellikle gelişmekte olan bölgelerde medya organlarını bir dış politika aracı olarak etkin biçimde kullanmaktadır. Bu çerçevede, Çin devletine bağlı medya kuruluşları, Orta Asya’daki Türk devletlerinde hem Çin’in imajını güçlendirme hem de Batı kaynaklı bilgi akışına alternatif bir anlatı üretme amacıyla faaliyet göstermektedir.
Özellikle CCTV (China Central Television), Xinhua Haber Ajansı, China Radio International (CRI) ve China Daily gibi kurumlar, bölgesel dillerde yayınlar yaparak yerel halklara doğrudan ulaşmayı hedeflemektedir. Bu yayınlar, sadece Çince değil; Rusça, Kazakça, Kırgızca ve Özbekçe gibi dillerde de yapılmakta ve Çin’in kalkınma modeli, barışçıl yükselişi ve karşılıklı faydaya dayalı iş birlikleri gibi temalar öne çıkarılmaktadır. Medya içeriklerinde sıkça tekrarlanan bu unsurlar, Çin’in bölge halkları nezdinde güvenilir, modern ve refah üreten bir ortak olarak algılanmasını sağlamaya yöneliktir.
1.3. Çin’in Kamu Diplomasisi: Burslar, Öğrenci Değişim Programları ve Kültürel Festivaller
Çin’in kamu diplomasisi faaliyetlerinin merkezinde, her yıl artan sayıda öğrenciye sağlanan eğitim bursları da yer almaktadır. Çin Eğitim Bakanlığı ve Hanban gibi kurumlar aracılığıyla yürütülen bu burs programları, başta Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan olmak üzere Orta Asya ülkelerinden gelen öğrencilerin Çin üniversitelerinde yükseköğrenim görmelerini teşvik etmektedir. Bu öğrenciler, eğitim süreçleri boyunca Çin kültürü, dili ve siyasal sistemine dair doğrudan bir deneyim edinmekte; dönüşlerinde ise Çin’in “kültürel elçileri” olarak görülmektedirler. Bu durum, uzun vadede Çin’e karşı olumlu kanaat geliştirmiş yeni bir aydın ve bürokratik sınıfın oluşmasına katkı sunmaktadır.
Bunlara ek olarak Çin, bölge ülkelerinde düzenlediği kültürel festivaller, Çin yeni yılı kutlamaları, film gösterimleri, geleneksel sanat ve müzik performansları gibi etkinliklerle yerel halkın ilgisini çekmeyi ve kültürel bir yakınlık tesis etmeyi hedeflemektedir. Bu tür etkinlikler, doğrudan diplomatik temas kurulamayan toplum kesimlerine ulaşmak açısından önemli bir araç olarak değerlendirilmektedir.
2. Çin’in Ekonomik Yatırımları
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Türkistan bölgesine yönelik ekonomik yatırımları, büyük ölçüde 2013 yılında ilan edilen Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) çerçevesinde şekillenmektedir. Bu girişim, Asya, Avrupa ve Afrika’yı birbirine bağlamayı amaçlayan devasa bir altyapı, lojistik ve ticaret ağını ifade etmektedir. Orta Asya coğrafyası, KYG’nin kara hattı olan “İpek Yolu Ekonomik Kuşağı” rotası üzerinde kritik bir konumda yer almakta; bu nedenle Çin’in bölgeye yönelik ekonomik angajmanları stratejik öncelik taşımaktadır.
Çin, bu kapsamda Türkistan’daki ülkelerde demiryolları, karayolları, enerji iletim hatları, sanayi bölgeleri, serbest ticaret bölgeleri ve lojistik merkezleri gibi altyapı yatırımlarını finanse etmekte; bu projeleri çoğunlukla Çin Exim Bank ve Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB) gibi finansal kuruluşlar aracılığıyla desteklemektedir. Özellikle Kazakistan’daki “Nurly Zhol” programı ile KYG’nin entegrasyonu, Çin’in bölge ile ekonomik bütünleşmesini hızlandırmıştır.
Bu yatırımlar Çin merkezli bir ekonomik bağımlılık ilişkisi inşa etmeyi de hedeflemektedir. Çin’in altyapı yatırımları, bölge ülkelerinde ekonomik kalkınma fırsatları sunsa da, bu yatırımların uzun vadeli borç yükü ve stratejik varlıkların kontrolü gibi riskleri beraberinde getirdiği açıktır.
Çin’in Türkistan coğrafyasındaki ekonomik genişlemesi, yalnızca altyapı yatırımları, enerji projeleri ve ticari iş birlikleriyle sınırlı kalmamakta; aynı zamanda bu yatırımların finansman biçimi üzerinden de bölge ülkeleriyle asimetrik ilişkiler geliştirilmesine neden olmaktadır. Bu bağlamda, Çin’in kalkınma bankaları ve devlet destekli şirketleri tarafından sağlanan uzun vadeli krediler, özellikle düşük gelirli ya da dış finansmana bağımlı ülkeler için “borç tuzağı diplomasisi” olarak adlandırılan yeni bir bağımlılık ilişkisine yol açmaktadır.
Çin’in uyguladığı bu strateji, çoğu zaman Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) kapsamında yürütülen altyapı projelerinin finansmanı için sağlanan yüksek tutarlı ve uzun vadeli krediler yoluyla gerçekleşmektedir. Bu krediler genellikle şeffaf olmayan koşullarla, piyasa altı faiz oranlarıyla ve Çinli şirketlerin doğrudan yüklenici olarak belirlendiği anlaşmalarla verilmektedir. Bu durum, ev sahibi ülkelerin uzun vadede borç servis yükünü artırmakta ve ekonomik karar alma süreçlerinde Çin’e bağımlılığı güçlendirmektedir.
Türkistan bölgesinde yer alan bazı ülkeler, özellikle büyük altyapı projelerini finanse etmek için Çin’den ciddi borç yükü altına girmiştir. Örneğin, Tacikistan, dış borcunun yaklaşık %40’ını Çin’e olan yükümlülükler oluştururken, Kırgızistan da benzer şekilde Çin Kalkınma Bankası’ndan aldığı kredilerle yüksek düzeyde dış borçlanmaya gitmiştir. Bu ülkelerin geri ödeme zorlukları yaşaması halinde, Çin’in borç karşılığında stratejik varlıklara el koyma veya politik taviz talep etme olasılığı, bağımsızlık ve egemenlik açısından ciddi tartışmalar yaratmaktadır.
Sri Lanka’daki Hambantota Limanı örneği, bu stratejinin küresel alanda en bilinen örneği haline gelmiş; borçlarını ödeyemeyen Sri Lanka, limanının 99 yıllığına Çin’e devrini kabul etmek zorunda kalmıştır. Bu örnek, Orta Asya’daki kamuoyunda da “Çin yatırımı” kavramına kuşkuyla yaklaşılmasına neden olmuş; özellikle sivil toplum ve medya organlarında Çin’in borçlandırma stratejisinin egemenliğe yönelik yumuşak ama derin bir tehdit oluşturduğu yönünde görüşler öne çıkmıştır.
3. Çin’in Bölgeye Yönelik Enerji Politikaları
Çin, 1993 yılından itibaren artan enerji ithalatını büyük ölçüde Ortadoğu’dan gerçekleştirmiştir. Ancak bölgedeki istikrarsızlık ve ABD’nin artan etkisi nedeniyle Çin, enerji tedarik kaynaklarını çeşitlendirme yoluna gitmiştir. Çin, Kazakistan ve Türkmenistan’daki petrol ve doğal gaz rezervlerine odaklanarak enerji stratejisini oluşturmuştur:
1997 Temmuz ayında, Çin Ulusal Petrol Şirketi (CNPC), 4,32 milyar dolar karşılığında Batı Kazakistan’daki Aktyubinskmunay petrol sahasının %60 hissesini satın almıştır. Bu sahada 150 milyon ton petrol olduğu tahmin edilmektedir. Ağustos 1997’de ise CNPC, 1,3 milyar dolar karşılığında Uzen petrol yatağının %60 hissesini satın alarak Kazakistan’ın enerji sektöründe önemli bir pay sahibi olmuştur. Bu yatakta 200 milyon tondan fazla petrol olduğu hesaplanmaktadır. Çin, doğal gaz kullanımını kapsamda, Türkmenistan gibi büyük doğal gaz rezervlerine sahip ülkelerle ilişkilerini geliştirmiştir. Çinli uzmanlar, Türkmenistan’daki doğal gaz sahalarını modernize ederek kapasite artırımı sağlamakta ve yeni sahalar için teknik destek sunmaktadır.
Çin, enerji teminindeki stratejisini taşıma sistemlerine de yansıtarak deniz yoluna alternatif olarak boru hatları ve demiryolu seçeneklerini değerlendirmiştir: CNPC, Kazakistan petrolünü Çin’e taşımak amacıyla 3000 km uzunluğunda bir boru hattı projesini hayata geçirmiştir. Bu hattın başlangıçta 20 milyon ton, sonrasında ise 40 milyon ton petrol taşıması hedeflenmiştir. Atasu–Alaşanko petrol boru hattı, Kazakistan’ın batısından başlayarak Çin sınırındaki Alaşanko kapısına kadar ulaşacak şekilde planlanmıştır. Bu proje, Rusya’nın enerji boru hattı sisteminden bağımsız olarak Kazak petrolünü başka ülkelere ihraç etme imkanı sunmaktadır. Bu stratejik hamleler, Çin’in küresel enerji güvenliğini artırmak ve enerji tedarik yollarını çeşitlendirmek amacını taşıyan politikalarının önemli parçalarıdır.
Sonuç
Çin’in Türkistan’daki varlığı, Ekonomik kalkınma projeleri ya da altyapı yatırımlarıyla açıklanamayacak kadar çok boyutlu ve stratejik bir karakter taşımaktadır. Güvenlik, ekonomi, enerji ve kültürel etki alanlarında yürütülen bu politikalar, Çin’in bölgeye dair uzun vadeli ve kapsamlı bir nüfuz stratejisine işaret etmektedir. Özellikle Sincan Uygur Özerk Bölgesi kaynaklı iç güvenlik kaygıları, Pekin’in sınırlarının ötesine uzanan bir kontrol ve istikrar hattı oluşturma arzusunu pekiştirmiştir.
Bununla birlikte, Kuşak ve Yol Girişimi çerçevesinde hayata geçirilen altyapı projeleri ve enerji yatırımları, Çin’in ekonomik kazancın yanısıra siyasi nüfuz elde etme amacına da hizmet etmektedir. Borçlandırma yoluyla bağımlılık oluşturma riski, Tacikistan ve Kırgızistan örneklerinde görüldüğü gibi, bazı ülkelerin egemenlik alanlarını zayıflatabilecek bir potansiyel taşımaktadır.
Çin’in yumuşak güç stratejileri ise bölgedeki uzun vadeli etki alanının daha az görünür ama daha derin unsurlarını oluşturmaktadır. Konfüçyüs Enstitüleri, medya organları, burs programları ve kültürel etkinlikler yoluyla inşa edilen olumlu Çin imajı, gelecek nesillerde Çin’e yakın duran bir aydın ve bürokratik sınıfın oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Bu strateji, klasik ekonomik bağımlılık biçimlerinin ötesinde bir kültürel ve ideolojik etki yaratma amacını barındırmaktadır.
Tüm bu gelişmeler ışığında, Çin’in Türkistan’daki politikalarının yalnızca bölge ülkelerinin kalkınmasına katkı sağlayan bir işbirliği modeli olarak değil, aynı zamanda bölgesel güç dengesini dönüştürmeye yönelik jeopolitik bir müdahale biçimi olarak da okunması gerekmektedir. Bu nedenle, Türkistan’daki devletlerin Çin ile kurduğu ilişkilerde yalnızca kısa vadeli ekonomik kazanımlara değil, uzun vadeli siyasi, kültürel ve stratejik sonuçlara da dikkat etmeleri zaruridir.
Çin’in Türkistan’daki varlığı, “görünürde barışçıl ve gerçekte çok katmanlı” bir stratejiyi yansıtmaktadır. Bu stratejiyi doğru okumak ve buna uygun dengeleyici politikalar geliştirmek, bölgesel egemenlik ve bağımsızlık açısından hayati bir öneme sahiptir.
Kaynakça
- Center for International Cultural Exchange. (t.y.). CI – Uluslararası Kültürel Değişim Merkezi. Erişim tarihi: 15 Mayıs 2025, https://ci.cn/en/qqwl
- China Daily Asia. (t.y.). China Daily Asia – Hong Kong Sürümü. Erişim tarihi: 15 Mayıs 2025, https://www.chinadailyasia.com/hk/
- Çin Halk Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı. (2019, 18 Nisan). 2018 Eğitim
- İstatistik Bülteni. Erişim tarihi: 15 Mayıs 2025,
- http://en.moe.gov.cn/documents/reports/201904/t20190418_378692.html
- Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB). (t.y.). Proje özeti. Erişim tarihi: 15 Mayıs 2025, https://www.aiib.org/en/projects/summary/index.html
- Perlez, J. & Huang, Y. (2018, 25 Haziran). Sri Lanka, borçla boğuşurken büyük bir limanı Çin’e devretti. The New York Times. Erişim tarihi: 15
- Mayıs 2025,
- https://www.nytimes.com/2018/06/25/world/asia/china-sri-lanka-port.ht ml
- e-History.kz. (t.y.). Kazakistan Tarihi – Çin’in Orta Asya’daki iş birliği.
- Erişim tarihi: 15 Mayıs 2025,
- https://e-history.kz/en/history-of-kazakhstan/show/9787
- Çin Ulusal Petrol Şirketi (CNPC). (t.y.). Orta Asya’da iş birliği. Erişim tarihi: 15 Mayıs 2025,
- https://www.cnpc.com.cn/en/CentralAsia/CentralAsia_index.shtml
- The Astana Times. (2018, Ekim). Kuşak ve Yol üzerindeki önemli bir düğüm, Kazakistan, Çin ve ötesi için büyük kazanım potansiyeli taşıyor.
- Erişim tarihi: 15 Mayıs 2025,
- https://astanatimes.com/2018/10/key-belt-and-road-node-bears-potentialfor-much-gain-for-kazakhstan-china-and-beyond/
- Sandıklı, A. (2009). GELECEĞİN SÜPER GÜCÜ ÇİN. Bilge Strateji,
- 1(1), 40-50.
- Nauşabayeva Hekimoğlu, A., & Mukanov, M. (2024). ORTA ASYA
- DEVLETLERİ İLE ÇİN HALK CUMHURİYETİ İLİŞKİLERİNİN
- GELİŞİM SÜRECİ. İran Ve Turan Tarihi Araştırmaları Dergisi, 7(12), 1-20.
- Çolakoğlu, S. (1999). Central Asia in the Period of Sino-Soviet Alliance (1950-1963). Bilig(8), 13-25.
- Aydın, A. (2016). KÜRESEL MÜCADELE POLİTİKALARI: ORTA ASYA’DA RUSYA, ABD VE ÇİN. Süleyman Demirel Üniversitesi
- Vizyoner Dergisi, 6(13), 1-11.
- Deniz, T. (2014). YÜKSELEN GÜÇ ÇİN HALK CUMHURİEYTİ’NİN STRATEJİK HAMLELERİ. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 13(50), 188-212. https://doi.org/10.17755/esosder.39372
- Aslan, R. (2025). EKONOMİK GÜVENLİK KAPSAMINDA BORÇ
- TUZAĞI DİPLOMASİSİ: ÇİN’İN EKONOMİ POLİTİKASINA
- BAKIŞ. Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Dergisi, 26(1), 211-222. https://doi.org/10.37880/cumuiibf.1597061
- Asgarov, S. (2024). The Analysis of China’s “Debt Diplomacy” in the South Caucasus. Orta Doğu Ve Orta Asya-Kafkaslar Araştırma Ve
- Uygulama Merkezi Dergisi, 4(1), 63-81.
- https://doi.org/10.5281/zenodo.12578874
- Yılmaz, S. (2020). Bir Kuşak Bir Yol Projesinin İktisadi Kapasitesi ve Çin Tarafından Uygulanan Borç Diplomasisi. Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi(24), 631-648.
Atiqullah Mohammadi
İlk yorum yapan siz olun